İstanbul’un Fethinde Gemilerin Karadan Yürütülmesi Hadisesi

Yakın geçmişte bir 29 Mayıs daha geride kaldı. Grand Turco, Grande Aquila, Kayser-i Rum, Sultanü’l-Berreyn ve Hakanü’l-Bahreyn unvanlarına sahip Fatih Sultan Mehmed’in komutasındaki Türk ordusunun Konstantinopolis’i fethederek kadim Roma İmparatorluğu’nu tarih sahnesinden silişinin üzerinden 572 yıl geçmiş bulunmaktadır. Fetih sürecinde akıllarda yer eden en önemli olaylardan biri olan gemilerin karadan taşınması hadisesi, dönemin kaynaklarınca teyit edilmiş olmakla birlikte, nasıl gerçekleştirildiği konusu tartışma konusudur.

Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek

Dağlardan çektirilen kalyonlar çekilecek.

Gemilerin karadan taşınarak bir su kütlesinden diğerine nakledilmesinin İstanbul’un fethine özgü bir hadise olmadığını vurgulamak gerekmektedir. Tarih boyunca sıklıkla karşılaşılmayan bu uygulama, 1453 öncesinde birkaç defa gerçekleştirilmiştir. İlginç bir şekilde, bu örneklerden biri yine Konstantinopolis’e yönelik bir kuşatma sırasında yaşanmıştır. 626 yılında Sasani ve Avar ittifakının şehri kuşatması esnasında, monoxyla adı verilen kano benzeri kayıkların karadan taşınarak Haliç’e indirildiği nakledilmektedir [1].

I. Haçlı Seferi sürecinde Haçlıların Selçuklu başkenti İznik’i kuşatmaları sırasında da Bizans’ın gönderdiği gemiler karadan nakledilmiştir. İznik Gölü kıyısında konumlanan İznik kalesinin batı surları göl içerisinden yükselirken, kuzey, doğu ve güney surları karadan inşa edilmiştir. Kuşatma süresince kaleyi kara tarafından üç yönden çeviren Haçlılar, gölden gelen yardımları engelleyemedikleri için kaleyi ele geçirememişler ve Bizans’tan destek talep etmişlerdir. Bu duruma karşılık Bizans İmparatoru Aleksios Komnenos’un gönderdiği küçük gemiler, Marmara Denizi’nden İznik Gölü’ne kara yoluyla taşınmıştır.

Kaynaklar değerlendirildiğinde gemilerin taşınabileceği en uygun güzergâhın Kios (Gemlik)-İznik Gölü olması gerekmektedir. Keza kaynakların verdiği tkr. 11 km. mesafe ve bir gecelik zamana en uygun güzergâh da burasıdır [1].

Aydınoğulları Beyliği’nin ikinci beyi olan Gazi Umur Bey, 14. yüzyılda Ege’de gerçekleştirdiği deniz seferleriyle büyük şöhret kazanmış bir figürdür. 15. yüzyıl Osmanlı şairi ve tarihçisi Enverî tarafından kaleme alınan ve Umur Bey’in yaşamını destansı bir üslupla ele alan “Düstûr-Nâme” adlı eser, beyin seferlerinden birinde gemilerini karadan taşıttığını kaydetmektedir.

Buna göre, Umur Bey’in donanması İzmir’den 350 gemi ile yola çıkmış ve on dokuz gündüz-gece yol almış ve yirminci gün karaya ulaşmıştır. Germe adı verilen bir yerde 50 gemi bırakılıp diğer 300 gemi tahtaları sabun ile kayganlaştırılıp muhtemelen halatlarla çekilerek karadan yürütülmüş ve Karadeniz’e atlatılmıştır. Gazi Umur Bey, İstanbul’da tekfur tarafından misafir edilmiş ve sonrasında Eflak bölgesindeki Kili’ye ulaşmıştır. Orada birçok kaleye akınlar yaparak yüklü bir ganimetle tekrar aynı yoldan geri dönmüştür.

Bu hadise Enverî dışında başka bir çağdaş kaynakta yer almadığından, gemilerin nerede ve hangi sefer kapsamında taşındığına dair kesin bir değerlendirme yapmak mümkün değildir. Ancak bu konuda iki temel görüş bulunmaktadır: Bunlardan ilki Adriyatik Denizi’ndeki Epir’e yönelik sefer, diğeri ise Karadeniz’deki Kili’ye düzenlenen seferdir:

Şu hâlde elimizde Gazi Umur Bey’in gemileri karadan yürüttüğü yer ile ilgili iki görüş ortaya çıkmaktadır. Bunlardan birisi Yunanistan ve Mora arasındaki Korinth kıstağı; diğeri ise Ege ve Marmara arasındaki Gelibolu kıstağıdır. Şu anki verilere göre iki yer arasında seçim yapmak zor olsa da Gelibolu kıstağı Enverî’nin verdiği bilgilerin coğrafyaya yerleştirilmesi hususunda daha uygundur. Her ne olursa olsun burada bizim ilgilendiğimiz asıl mesele karadan bir gemi yürütülme hadisesinin varlığıdır. Ancak ne yazık ki bu konu hakkında Enverî dışında çağdaş bir kaynağa vâkıf değiliz [1].

1453 kuşatması sırasında Haliç’in girişine gerilen zincir nedeniyle Türk gemileri Haliç’e girememişler, bu durum Bizans’a savunulması zor olan Haliç surlarını korumamasından dolayı bütün gücünü ana surlarda yoğunlaştırma imkanı sağlamıştır. Bu sebeple gemiler karadan kaydırılarak, Osmanlı, Bizans ve Latin kaynaklarının ittifak ettiği 21-22 Nisan tarihinde Haliç’e indirilmiştir. Kaynaklardan edinilen bilgilere göre, donanmanın Haliç’e nakledilmesi projesinin hazırlıklarının Rumeli Hisarı’nın inşası döneminde başlatıldığı anlaşılmaktadır.

Aslında daha Rumelihisarı’nın inşası sırasında Haliç ile İstanbul Boğazı arasındaki arazinin etüdü yapılmıştı. Osmanlı donanmasına ait gemiler Beşiktaş sahilindeki koylarda üsleniyorlardı. Hatta bu koylarda küçük çaplı gemilerin inşası için hazırlıklar bile yapılmıştı [3].

Kaynakların görüş ayrılığına düştüğü konular, gemilerin çekildiği güzergah ve gemilerin denizden karaya çıkarılıp çıkarılmadığı meselesidir. Bir görüşe göre gemiler denizden karaya çekilmemiş, karada inşa edildikten sonra denize indirilmiştir. Kuşatma sırasında Fatih’in ordusunda bulunan ve Rumeli Hisarı’nın yapımında bizzat görev alan Sırp kökenli bir yeniçerinin anıları, gemilerin Okmeydanı’nda inşa edilerek Haliç’e indirildiğini kaydetmektedir. Mahmud Paşa Menakıbnâmesi’nde Mahmud Paşa’nın Gedik Ahmed Paşa ile birlikte Okmeydanı’na giderek kadırga yapımını denetlemesi ve kadırgaların taşınmasından söz edilmektedir. Fatih döneminin tarihçisi Kritovulos’a göre ise gemiler denizden karaya Kabataş çevresinde Diplos Kion adlı bir mevkiden çıkarılmıştır [2]. Taşınan gemilerin çoğunluğunun küçük boyutlu ve yapımı fazla ustalık gerektirmeyen türden olduğu, bunların birbirine bağlanarak Haliç üzerinde kurulacak seyyar köprülerin inşasında kullanıldığı ifade edilebilir [3].

Barbaro, Dukas, Kritovulos gibi kaynaklar gemi sayısı hususunda farklı bilgiler vermekle birlikte gemilerin çekilme süreçlerini birbirine benzer şekilde ifade etmektedirler. Buna göre takriben 50-60 gemi altlarına yuvarlak kalaslar konularak ve kayganlaştırılarak insan gücü ile halatlar ve makaralar yardımıyla çekilmiştir [1].

Bütün bu bilgiler topluca değerlendirildiğinde şöyle bir tablo ortaya çıkar: Bir kısım gemiler çok önceden donanmanın açıklarında demirlediği Beşiktaş koyunun ilerisinde muhtemelen dere yatağının içinde inşa edilmiş, daha sonra limandaki diğer daha küçük çaplı gemilerle birlikte etap etap daha önce hazırlanmış yoldan çekilip bugünkü üçüncü Haliç köprüsü civarında Eyüp karşısındaki bir mevkide surların karşısında denize indirilmiştir. Nitekim gemilerin karadan çekilmeyip Okmeydanı’nda inşa edilmiş olduğu bilgileri de buradan kaynaklanmış olmalıdır [3].

Kaynaklardaki görüş ayrılığına rağmen, tümü karadan denize gemi indirildiği hususunda mutabıktır. Anonim Tevarih-i Âl-i Osman’da “…gayretle Galata yüzinden kurıdan gemiler çekdürüb…” ifadesi yer almaktadır. Bertrandon de la Broquière’nin 1455 tarihli Le Voyage d’Outre-Mer adlı eserinin el yazmasında bulunan minyatürde İstanbul’un fethi sırasında Kasımpaşa sırtlarından indirilen gemiler tasvir edilmektedir.

Gemilerin Haliç’e indirilmesi doğrudan fethin gerçekleşmesini sağlamamış olmakla birlikte, halihazırda yetersiz asker sayısına sahip olan Bizans’ın görece zayıf olan Haliç surlarını savunmak amacıyla askeri gücünün bir bölümünü bu alana kaydırması zorunluluğu, şehrin ana surlarının savunma kapasitesini zayıflatmıştır. Bunun yanı sıra, bir sabah uyandıklarında Haliç’te Türk gemilerini gören Romalılar açısından bu durum büyük bir psikolojik çöküntü yaratmış ve savunma direncini düşürmüş olması kuvvetle muhtemeldir. Ayrıca Haliç’e gemilerle hakimiyet kurulmasının ardından yüzen dubalarla bir köprü inşa edilerek bu köprü üzerinden Haliç surlarına saldırı düzenlenmesi mümkün hale gelmiştir.

II. Mehmed’in zekası ve tarihe olan ilgisi göz önünde bulundurulduğunda, Fatih’in yakın dönem örnekleri olan İznik kuşatması ve Gazi Umur Bey’in seferinden haberdar olarak gemileri karadan taşıma projesini tasarlamış olması muhtemeldir [3]. Grekçe kaynakları okuyan Fatih’in Milattan Önce Yunanistan’da gerçekleşmiş birkaç gemi taşıma olayından da haberdar olmuş bulunması ihtimal dahilindedir. Bu durum “neden tarih bilmeliyiz” sorusuna verilebilecek en iyi yanıtlardan birini teşkil etmektedir.

Kaynakça

[1] TURAN, R., ALTINKAYNAK, S. (2023). “İstanbul’un Fethinde Gemilerin Karadan Yürütülmesinin Arka Planı”. Gazi Türkiyat, 32: 1-11.

[2] İstanbul’un Fethi ve İmam-Zâde Mehemmed Es’ad Efendi’nin Târîh-İ Feth-İ Kostantîniyye’si, Ahmet Sefa ÖZKAYA (Yüksek Lisans Tezi)

[3] Fetih ve Kıyamet 1453, Feridun M. Emecen

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir